Mimarlık ve sanat, yüzyıllardır iç içe geçmiş iki disiplindir. Antik Yunan tapınaklarından çağdaş gökdelenlere kadar mimarlar, hem işlevsel aynı zamanda güzel binalar yaratmak için sanatı kullanmışlardır.
Son yıllarda mimarlık ve sanat arasındaki ilişkiye olan alaka giderek artıyor. Mimarlar ve sanatçılar, bu iki disiplinin yeni ve yenilikçi mekanlar yaratmak için beraber iyi mi çalışabileceğini araştıran projelerde iş donanması yapıyor.
Bu iş birliğinin en meşhur örneklerinden biri, Frank Gehry tarafınca tasarlanan Guggenheim Müzesi Bilbao’dur. Müzenin kavisli, paslanmaz çelik dış cephesi başlı başına bir sanat eseridir ve dünyanın en ikonik binalarından biri haline gelmiştir.
Guggenheim Müzesi Bilbao, mimari ve sanatın bir araya gelmiş olarak hakkaten hususi bir şey yaratmasının yalnız bir örneğidir. Mimarlar ve sanatçılar beraber çalıştıklarında, hem işlevsel aynı zamanda güzel, insanlara esin verebilecek ve onları yükseltebilecek mekanlar yaratabilirler.
| Mimarlık | Sanatsal Yorumlama |
|---|---|
| Yapıları tasarlama ve inşa etme sanatı ve bilimi | Sanatsal fikirlerin mimari vasıtasıyla ifadesi |
| mimarlık | Mimarinin sanat içerikli fikirleri anlatım etmek için iyi mi kullanıldığına dair tarih |
| Değişik mimari tarzlar | Mimarinin sanat içerikli fikirleri anlatım etmek için kullanılabileceği değişik yollar |
| Meşhur mimarlar | Sanatsal fikirlerini çalışmalarıyla anlatım etme kabiliyetleriyle tanınan mimarlar |
II. Mimarlık
Mimarlık zamanı, binlerce yılı kapsayan ve oldukça muhtelif kültürleri ve stilleri kapsayan uzun ve kompleks bir tarihtir. En eski medeniyetlerin bayağı kerpiç evlerinden çağdaş şehirlerin yükselen gökdelenlerine kadar, mimarlık insan camiasında daima dirimsel bir rol oynamıştır.
Malum en eski mimari örnekleri, insanların kalıcı yerleşimler inşa etmeye başladığı Neolitik döneme kadar uzanır. Bu erken yapılar çoğu zaman kerpiç yahut taştan yapılırdı ve hem mesken aynı zamanda dini amaçlar için kullanılırdı. Medeniyetler büyüdükçe ve daha kompleks hale geldikçe, mimarileri de büyüdü. Antik dünyada, Mısır piramitleri ve Yunan ve Roma tapınakları şeklinde anıtsal yapıların yükselişini görüyoruz. Bu yapılar yalnızca dini amaçlar için değil, bununla beraber güç ve prestij sembolleri olarak da kullanılıyordu.
Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle beraber Avrupa’daki mimari bir gerileme dönemine girdi. Sadece, Orta Yüzyıl’da kiliselerin, kalelerin ve manastırların inşasıyla tekrar canlanmaya başladı. Rönesans, klasik mimariye olan ilgiyi tekrar canlandırdı ve bu da Barok ve Rokoko şeklinde yeni stillerin gelişmesine yol açtı.
18. yüzyılda Aydınlanma, Neoklasik tarzın gelişmesine neden olan rasyonellik ve düzene yeni bir vurgu getirdi. 19. yüzyıldaki Endüstri Devrimi, demir ve çelik şeklinde yeni malzemelerin daha uzun ve daha kompleks yapılar inşa etmeyi olası kılmasıyla mimari üstünde derin bir tesir yarattı. 20. yüzyılda, geleneksel biçimleri reddeden ve yeni teknolojileri benimseyen bir hareket olan Modernizm yükselişe geçti.
Günümüzde mimarlık, devamlı gelişen küresel bir disiplindir. Devamlı olarak yeni teknolojiler ve malzemeler geliştirilmekte ve mimarlar devamlı olarak olası olanın sınırlarını zorlamaktadır. Netice olarak mimarlığın geleceği olasılıklarla doludur.
III. Değişik Mimari Stilleri
Her biri kendine has özelliklere haiz birçok değişik mimari yoldam vardır. En yaygın stillerden bazıları şunlardır:
- Klasik mimari
- Gotik mimari
- Rönesans mimarisi
- Barok mimarisi
- Neoklasik mimari
- Çağdaş mimari
- Postmodern mimari
- Modern mimari
Her mimari tarzın, hem işlevsel aynı zamanda güzel duyu açıdan hoş binalar yaratmak için kullanılan kendine has kuralları ve ilkeleri vardır.
Muayyen bir bina için kullanılacak mimari biçim, çoğu zaman binanın amacına, konumuna ve projeye ayrılan bütçeye bağlı olacaktır.
Mesela, bir kilise klasik tarzda inşa edilebilirken, çağdaş bir yazıhane binası modern tarzda inşa edilebilir.
Mimari tarzın tarzı mimarın şahsi tercihleri ve müşterinin ihtiyaçlarından de etkilenebilir.
IV. Meşhur Mimarlar
İşte tarihin en meşhur baş yapıcılarından bazılarının sıralaması:
- Leonardo da Vinci
- Michelangelo
- Raphael
- Andrea Palladio
- Bartolomeo Ammannati
- İnigo Jones
- Christopher Çalıkuşu
- Andrea Pozzo
- Johann Balthasar Neumann
- Claude Nicolas Ledoux
- Karl Friedrich Schinkel
- Giuseppe Mengoni
- Eugène Viollet-le-Duc
- Richard Morris Avı
- Louis Sullivan
- Frank Lloyd Wright
- Le Corbusier
- Walter Gropius
- Ludwig Mies van der Rohe
- Frank Gehry
- Zaha Hadid
V. Sürdürülebilir Mimarlık
Sürdürülebilir mimari, bir binanın çevresel tesirini en aza indirmek için tasarlanmış bir mimari türüdür. Bu, geri dönüştürülmüş malzemeler kullanmak, enerji tüketimini azaltmak ve yeşil alanlar yaratmak şeklinde muhtelif yöntemlerle yapılabilir. Dünya çevreyi koruma ihtiyacının daha çok farkına vardıkça sürdürülebilir mimari giderek daha da mühim hale geliyor.
Sürdürülebilir mimarinin muhtelif yararları vardır. Bu faydalar şunları ihtiva eder:
- Azaltılmış çevresel tesir
- Daha düşük enerji maliyetleri
- İyileştirilmiş iç hava kalitesi
- Artan konfor
- Artan emlak kıymeti
Yeni bir ev inşa etmeyi yahut mevcut bir evi yenilemeyi düşünüyorsanız, sürdürülebilir mimariyi göz önünde bulundurmaya kıymet. Birkaç bayağı değişim yaparak çevreyi korumaya ve daha sıhhatli ve daha konforlu bir hayat alanı yaratmaya destek olabilirsiniz.
IX. Mimarlık ve Sanat
Mimarlık ve sanat, uzun bir çapraz döllenme evveliyatına haiz, yakından ilişkili iki disiplindir. Hem mimarlık aynı zamanda sanat, anlamlı ve güzel mekanların yaratılmasıyla ilgilenir ve her ikisi de oldukça muhtelif duygu ve fikirleri anlatım etmek için kullanılabilir.
Birtakım durumlarda, mimari ve sanat aynı madalyonun iki yüzü olarak görülebilir. Mesela, Frank Lloyd Wright’ın emek harcamaları çoğu zaman hem mimari aynı zamanda sanat olarak kabul edilir, şu sebeple binaları yalnızca işlevsel değil, bununla beraber güzel duyu açıdan da hoş olacak halde tasarlanmıştır.
Öteki zamanlarda, mimarlık ve sanat, kuvvetli ve çağrışımlı bir edinim yaratmak için bir araya gelen iki ayrı disiplin olarak görülebilir. Mesela, Antoni Gaudí’nin emek harcamaları çoğu zaman mimarlık ve sanatın bir füzyonu olarak görülür, şu sebeple binaları yalnızca işlevsel olmak için değil, bununla beraber kendi başlarına sanat eseri olmak suretiyle tasarlanmıştır.
Mimarlık ve sanat arasındaki ilişki kompleks ve devamlı gelişen bir ilişkidir. Her iki disiplin de gelişmeye devam ettikçe, onları birleştirmenin yeni ve yenilikçi yolları ortaya çıkmaya devam edecektir.
VII. Mimarlık ve Sanat
Mimarlık ve sanatın uzun ve iç içe geçmiş bir zamanı vardır. Antik Yunanlılardan çağdaş çağa kadar mimarlar ve sanatçılar birbirlerinden esin almışlardır ve emek harcamaları çoğunlukla karşılıklı olarak müessir olmuştur.
Son yıllarda, mimarlık ve sanat arasındaki ilişkiye artan bir alaka var. Bunun sebebi kısmen her iki disiplinin de artan karmaşıklığı ve her ikisinin de anlamlı alanlar yaratmakla ilgilendiğinin giderek daha çok kabul görmesidir.
Mimarlık ve sanat aynı madalyonun iki yüzü olarak görülebilir. Mimarlık işlevsel alanların yaratılmasıyla ilgilenirken, sanat anlatım edici alanların yaratılmasıyla ilgilenir. Sadece, her iki disiplin de sonunda insanoğlu için anlamlı ve ilginç alanlar yaratmakla ilgilenir.
Mimarlık ve sanat bir araya ulaştığında, netice kuvvetli ve etkisi altına alan bir edinim olabilir. Mekanın işlevsel ve anlatım edici taraflarını bir araya getirerek, mimarlık ve sanat hem güzel aynı zamanda işlevsel ortamlar yaratabilir.
Mimari ve sanatın en meşhur örneklerinden bazıları şunlardır:
- Yunanistan Atina’daki Parthenon
- İspanya’nın Barselona kentindeki Sagrada Familia
- Hindistan Agra’daki Tac Mahal
- Avustralya’nın Sidney kentindeki Sidney Opera Binası
- Kaliforniya, Los Angeles’taki Walt Disney Konser Salonu
Bu binaların tamamı mimari ve sanatın şaheserleridir ve her biri bu iki disiplini birleştirmenin enerjisini gösterir. Tamamı hem güzel aynı zamanda işlevsel olan alanlardır ve tamamı ziyaretçiler için kuvvetli ve etkisi altına alan bir edinim yaratır.
Mimarlık ve sanat, kültürümüzün temel parçalarıdır ve her ikisi de hayatlarımızı zenginleştirme gücüne haizdir. Birleştirildiklerinde, netice hakkaten hususi bir şey olabilir.
Mimarlık ve Teknoloji
Mimarlık ve teknoloji, yüzyıllardır birbirini etkileyen iki sıkı iç içe geçmiş alandır. Teknoloji ilerledikçe, yeni malzemeler ve inşaat şekilleri ortaya menfaat ve bu da mimarların daha bereketli, sürdürülebilir ve kullanıcı dostu binalar tasarlamalarına imkan tanır. Bilakis, mimarlık yeni teknolojik gelişmelere esin verebilir, şu sebeple mimarlar çoğu zaman yenilikçi ve devrim yaratan tasarımlar yaratmak için yeni malzemeler ve teknolojiler kullanmanın yollarını ararlar.
Mimarlık ve teknoloji arasındaki birlikteliğin en dikkat cazibeli örneklerinden bazıları şunlardır:
- Dövme demir adında olan yeni bir metal türü kullanılarak inşa edilen Eyfel Kulesi.
- Çelik iskelet kullanan ilk gökdelenlerden kabul edilen Empire State Binası.
- Bilgisayar destekli tasavvur (CAD) programı kullanılarak tasarlanan Sidney Opera Binası.
- Dünyanın en yüksek binası olan Burj Khalifa, rüzgara ve depreme dayanıklı olacak halde bir takım yenilikçi teknoloji kullanıyor.
Son yıllarda mimarlar daha sürdürülebilir, bereketli ve kullanıcı dostu binalar yaratmak için giderek daha çok yeni teknoloji kullandıkça, mimarlık ve teknoloji arasındaki ilişki daha da bariz hale geldi. Günümüzde mimarlıkta kullanılan en ümit verici teknolojilerden bazıları şunlardır:
- 3D baskı
- Güneş enerjisi
- Enerji tasarruflu malzemeler
- Zeki binalar
Bu teknolojiler gelişmeye devam ettikçe gelecek yıllarda oldukça daha yenilikçi ve çığır açıcı mimari tasarımlara şahit olmamız muhtemeldir.
IX. Mimarlık ve Sanat
Mimarlık ve sanatın uzun ve iç içe geçmiş bir zamanı vardır. Mısır ve Yunanistan’ın antik tapınaklarından New York City’nin çağdaş gökdelenlerine kadar mimarlar, hem işlevsel aynı zamanda güzel binalar yaratmak için sanatı kullanmışlardır.
Mimarlık ve sanatın kesiştiği birçok yol vardır. Bir yol sembolizm kullanımıdır. Mesela, Atina’daki Parthenon, Yunan tanrılarını ve tanrıçalarını temsil eden heykellerle dekore edilmiştir. Mimarlık ve sanatın kesiştiği bir öteki yol da renk kullanımıdır. Bir binada kullanılan renkler bir ruh hali yahut atmosfer yaratabilir ve ek olarak muayyen fikirleri yahut kavramları temsil etmek için kullanılabilir.
En son, mimari ve sanat, fer kullanımıyla kesişebilir. Işığın bir binayla etkileşime girme şekli acıklı bir tesir yaratabilir ve ek olarak binanın muayyen özelliklerini vurgulamak için kullanılabilir.
Netice olarak, mimarlık ve sanat yakından ilişkili iki disiplindir. Her ikisi de hem işlevsel aynı zamanda güzel bir şey yaratmak için yaratıcı ifadeyi kullanır.
S: Mimarlık ile sanat içinde iyi mi bir ilişki var?
A: Mimarlık ve sanat, tarih süresince birbirini etkileyen yakından ilişkili disiplinlerdir. Mimarlık bir sanat biçimi olarak görülebilir ve sanat, mimarlık deneyimini geliştirmek için kullanılabilir. Hem mimarlık aynı zamanda sanat, fikirleri, duyguları ve deneyimleri anlatım etmek için kullanılabilir.
S: Mimarlık, sanat içerikli fikirleri anlatım etmek için iyi mi kullanılabilir?
A: Mimarlık, sanat içerikli fikirleri muhtelif şekillerde anlatım etmek için kullanılabilir. Mimarlar, bir fikrin görsel bir temsilini kurmak için bir binanın tasarımını kullanabilir yahut duygu uyandıran dokunsal bir edinim yaratmak için malzemeleri ve inşaat tekniklerini kullanabilirler.
S: Sanat, mimarlık deneyimini geliştirmek için iyi mi kullanılabilir?
A: Sanat, mimari deneyimini muhtelif şekillerde geliştirmek için kullanılabilir. Sanat, bir yer duygusu yaratmak, bir öykü bahsetmek yahut yalnız güzel ve esin verici bir ortam yaratmak için kullanılabilir.
0 Yorum